*

SON GÜNCELLEME ☛ ☛ 08.03.2016 #Sosyalist Küba ***

TAKİP EDİN

27 Kasım 2015 Cuma

# Sonra o gözlerimizle çocuklara bakıyoruz.

Önce uçak vuruldu.
Yanan uçağın düşüşünü seyrettik.
Sonra düşen uçaktan iki pilot paraşütle atladı.
Onları vurmaya çalışanları seyrettik.
Bir ses “Vurma, esir geliyor, esir” diye sevinçli bir telaşla bağırdı.
Silahı ateşleyen onu dinlemedi.
Düşürülen uçaktan canlı kurtulanları kuş avlar gibi avlamanın peşine düştü.
Biz olan biten her şeyi seyrettik.
Evlerimizde, işyerimizde, yolda yürürken, tam kahvaltı hazırlarken, tam valiz toplarken, tam çocuğa yemek yedirirken, tam tıraş olurken, tam kapıdan çıkacakken, tam duşa girecekken, tam duyduğumuz bir şeye gülecekken...
Gözümüz o görüntülere takıldı, kulağımız o sesleri duydu.
Duvarımızda kocaman ya da elimizde ufacık ekranlar; gözümüzün önünde kuş gibi avlanan insanlar.
Savaşı seyrettik, bir oyun seyreder gibi.
Kafa kesmeleri, kurşuna dizmeleri, kadınların taşlanarak öldürülmesini, sokaklarda yapılan infazları aynı gözlerle seyrediyoruz.
Sonra o gözlerimizle çocuklara bakıyoruz.
Sevgililerimize bakıyoruz, arkadaşlarımıza, hayvanlara ve vitrinlere ve heykellere bakıyoruz.
Gökyüzüne bakıyoruz, bulutlara, ağaçlara, nehirlere, sokaklara, kuşlara...
Sonra savaş çıkıyor.
Hukukuyla, usulüyle, kurallarıyla, şartlarıyla.
Bu sefer aynı gözlerle cesetlere bakıyoruz; parçalanmış vücutlara, yaralanmış insanlara, göç edenlere, kaçanlara, saklananlara...
Bizi kendimizden bile uzaklaştıran ve gerçeğin ne kadar sert olduğunu unutturan bir ekrandan.
Uzaktan... Ama aslında yakından.
Bizi kim, ne zaman, neyle terbiye ettiyse...
Asker başka, insan başka bir şey sanıyoruz.
Uzaktaki başka, yakındaki başka.
Putin başka, Erdoğan başka, Obama başka, Esad başka.
Rus başka, Türk başka, Amerikalı, Suriyeli başka.
Oysa hepimiz, en yakınındakine bile düşman olmaya ve düşmanını her an kuş gibi avlamaya hazır rezil bir ahlakın birbirine göbekten bağlı bekçileriyiz.
Irklar ve uluslar, diller ve dinler, haklar ve hukuklar...
Topyekûn birleşmişler, koca bir yalandan dev bir yılan olup hayatımızın ortasına kâbus gibi çöreklenmişler.
Stratejik hatalar, politik aymazlıklar, güç gösterileri, güç dengeleri...
Ummalar, bulmalar, blöf yapmalar, kart oynamalar, rest çekmeler, danışıklı dövüşmeler...
Bir müttefik olmalar, bir düşman sayılmalar, paylaşmalar, paylaşamamalar, tehditler, jestler...
Kuş ölüyor; biz uçuşu hatırlamıyoruz...
O yüzden her seferinde kuşla birlikte yeniden yeniden ve yeniden ölüyoruz.
Gözlerimiz gördüğüne yabancı; hafızamız bomboş.
Geçmişte yaşanan onca savaşta sanki hiç ölmemişiz.
Sanki bugüne kadar savaş nedir hiç bilmemişiz.
Oysa hikâye hep aynı.
Savaşı devletler çıkarıyor, insanlar savaşıyor.
Savaşanlar ceset sayıyor; savaşı çıkaranlar para kazanıyor.
Biliyorsunuz değil mi...
Onlar...
O yanan savaş uçağından atlayan pilotlar...
Ve onları havada bir kuş gibi vuran savaşçılar...
Muhtemelen yaşıttılar.
Ve uzun bir tren yolculuğunda karşılaşsalar, neşeyle sohbet edip nazikçe birbirlerinin sigarasını yakacaktılar.

MİNE SÖĞÜT

25 Kasım 2015 Çarşamba

#Rakı


RAKI...!

Dönülmez akşamın ufkundayız azizim...!
Arap aklıyla bize akıl vermeye kalkıyorlar
ama "alkol" kelimesinin kökeni bile Arapça
Peki napalım?
Kullanmamak lazım.
Hatta, yasaklansın.

Rakı ise, özbeöz Türk. "Ne malum?" derseniz.
Nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmiyor. Oradan malum...!
Eğer, biz Türklerden başka bi milletin icadı olsaydı, yazılı tarihi olurdu, şeceresini bilirdik..!

Şampanyanın mucidi Fransız keşiş, Dom Perignon..
1638'de dünyaya gelmiş mesela...
Evliya Çelebi'nin 1635 tarihli seyahatnamesinde "rakı" geçtiğine göre, şampanyadan eski demekki.!
Yani...?
yanisi şu;
Şampanyayı icat eden Dom Perignon,
kundakta ana sütü içerken,
biz aslan sütü içiyorduk..!

Başka "aydınlatıcı" veri var mı.? Vaar..!

Memleketi "ampul" yönetiyor ama,
elektriğin ampulden önce, rakıya faydası olmuştu. Çünkü, elektriğin icadıyla birlikte "buz" üretildi.
Buz üretilince,
"rakıya niye buz koymuyoruz azizim?" keşfi yapıldı. Bu tarihi keşif neticesinde, rakının üstüne buz koymak için daha uzun bardağa ihtiyaç oldu.
Zahmet edip özel bardak icat etmek zor geldiği için de, pratik Türk zekâsı devreye girdi, " limonata bardağı ne güne duruyor muhterem " keşfi yapıldı.

"Asil"dir rakı...!

Bakın, 1900'lü yıllardan bir davetiye aktarayım size ;
"Muhterem efendim,
Teşrin'i saninin 21'inci gününe müsadif Cuma akşamı, Hristo'nun Meyhanesi'nde taam eylemek ve hususi bir eğlence tertip ederek vakit geçirmek istiyoruz. Sizi pek seven cümle dostlarımız teşrif edeceklerdir. Binaenaleyh, icabetiniz bizim içün mücib-i şeref olacaktır. Bu lütfu bizden esirgemeyeceğiniz ümidi ile takdim-i ihtiram eyleriz efendim.Pera sahaflarından Şener Efendi."

Nezakettir, zarafettir..!
Adab-ı muaşerettir."Milli"dir..!

Hem de Üstelik, AKP'nin "milli"sidir..?

Bu arkadaşların döneminde "milli" oldu.
Rakıyı "milli içki" olarak tescilleyen Türk Patent Enstitüsü Başkanı, o makama, AKP tarafından atandı... Eşi de, AKP milletvekili...!
Ki o milletvekili, Suudi Arabistan Riyad Eğitim Fakültesi İslami İlimler mezunudur iyi mi...

Dolayısıyla, "rakı balık Ayvalık" gibi, zincirleme reaksiyonla, AKP'nin "milli"sidir!

"Rakı içeceğinize meyve yiyin,
kavunun yanına 35'lik salkım açın"
filan gibi gayri ciddi yaklaşılamaz ona..!
Ciddiyet ister.
Fava, pilaki, şakşuka, memleket "meze"lesidir..

Yurtseverdir...!
İki tek attın mı " n'olacak bu memleketin hali ?"
diye aslaa endişelenmezdin, aksi olsa...

Evrim Teorisi'nin kanıtıdır..!
fazla kaçırırsan, özüne dönersin,
yani maymun olursun...
Bilimdir...!
Maymun değilsek bile; ne anlamı var onsuz, radika'nın, cibes'in, turp otu'nun, inek miyiz biz? Madem gıcıksın rakıya,
niye balık avlıyorsun boşu boşuna?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi..?

"Fevkalade"dir..
"Aliyül'ala"dır..
''Kadın'' dır...!
1926'da üretime başladığında, rakılarına şu isimleri koymuştu Tekel, Cumhuriyet'in ilk yıllarında.. "Sevim, Elif, Hanım, Denizkızı, Üzümkızı, Jale" isimlerini taşırlardı...
Botoks'tur aynı zamanda.
''Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır..!'' mesela...
En kaknemi bile bir başka görünür gözüne,
içilir, güzelleşilir....!

Hayatın anahtarıdır.
Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar.
"çilingir" sofrası denmesi, ondan..
Kontörsüz muhabbettir... Kahkahadır...!

İçki içen,
neler yaptığını hatırlamaz; rakı içen hatırlar..! Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden
hard disk'tir çünkü...
Tıp bazen çaresizdir. O ilaçtır.
Dişe de, Gurbete de iyi gelir...!

Herkesin gençlik hatası olabilir,
önce bira içersin...
Sonradan para kazanınca,
şarap içmeyi bi matah zannedersin...!
Amerika'da kamyon şoförlerinin içtiği viskiye Etiler'de, Reina'da bi kamyon parası ödersin, o ayrı. Kürkçü dükkânıdır Rakı...,
Döner dolaşır, gelirsin....!

Çocuktur... Ağlarsın...

Orhan Gencebay'dır.
Entel dantel barlarda dinlemeye utanırsın.
Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin...
Tatlıses'tir. Realite'dir...!

Peynir, Rakı, Kavun, (PRK), örgüttür.
Ama, bölücü değil, birleştirici örgüt...!
Türk'ü de içer, Kürt'ü de..!
Çerkez'i de içer Ermeni'si de..!
Laz'ı da içer Yahudi'si de....!
Rumlar öyle bi meze yapar ki,
AB'ye almasalar da helali hoş olsun,
Kıbrıs'ı veresin gelir...!

Orhan Veli'dir...!
"Şiir yazıyorum,
şiir yazıp eskiler alıyorum,
eskiler verip musikiler alıyorum,
bir de rakı şişesinde balık olsam..!"dır.

Şiirdir...!
Dönülmez akşamın ufkudur aynı zamanda...

Ve...,
Mustafa Kemal'dir...Rakı!
Rakı içiyordu diye " sarhoş " demeye getiriyorsan eğer.., "sarhoş kafayla kurup
yücelttiği bu memleketi,
ayık kafayla niye yönetemiyorsun..? "
diye sorarlar adama...!

Oof, oofff çok uzattım...!
Vakit tamam, güneş batmak üzere,
bana müsaade,
*cümleten şerefe...!*

#25 Kasım


STOP VIOLENCE AGAINST WOMEN ! 


19 Kasım 2015 Perşembe

#Allah bize yardım etsin... Milletimize akıl fikir versin !

ATLANTİK KONSEYİ TOPLANDI, DÜNYA ÇETE BAŞLARI TÜRKİYE'DE! 
RUS DIŞİŞLERİ BAKANI ANİ KARARLA TÜRKİYE'YE GELİYOR! 
TÜRKİYE FRANSIZ ASKERİYLE BERABER SURİYE'YE GİRİYOR... AMERİKA SIRITIYOR!
RUSYA ESAD BİRLİKLERİYLE BERABER IŞİD VE ESAD'A KARŞI TÜM UNSURLARI TEMİZLERKEN, ABD, VE FRANSA İSE PKK/ PYD'Yİ KAYIRMA DERDİNDEYKEN SAVAŞ ALANINDAKİ TÜRKİYE NE YAPACAK ?!



Biz pkk'nın TBMM'ye yerleştiği bir ülkede Leyla Zana'nın yeminiyle uğraşırken, Atlantik Konseyi gibi dünya çakallarının bir araya geldiği İstanbul'da , enerji kaynaklarımız üzerine pazarlıklar, Suriye'ye kara operasyonu ile eşzamanlı olarak konuşuluyor...
Küresel çetenin başat 'düşünce kuruluşlarından' Washington Enstitüsü'nün Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, bu sabah basına yaptığı açıklamada, 'başına gelenden sonra harekete geçen' Fransa ve Rusya ile birlikte Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde IŞİD'e karşı bir kara harekatında yeralacağını söyledi!

ABD havadan kıyımı seyredecek!
'Obama'nın da açıkladığı üzere ABD Suriye'de bir kara harekatına girmeyecektir. Suriye'nin kuzeyinde Fransa ve Rusya ittifak halinde IŞİd'e karşı konvansiyonel bir savaş yürütecektir. Türkiye de müttefiki Avrupa ile birlikte bu kara harekatında yer alacaktır. Burada müttefiklerin hedefleri arasındaki çelişki ilginçtir. Fransa'nın hedefi IŞİD, müttefiki Rusya'nın hedefi ise Esad karşıtı tüm güçlerdir'
ÖZET: 1) TSK Suriye'de kara harekatına sokuluyor! Amerikan yapımı bir provokasyon sonucu savaşa itelenen Fransa ile birlikte kara harekatında piyon oluyor!
2) Suriye devleti yanında yeralan Rusya Esad'a karşı tüm unsurları temizliyor. PKK PYD IŞİD dahil tüm muhalif bölücü unsurlarla savaşacak..
3) Suriye'de dünya güçleri itişip tepişirken Türkiye sahaya sokuluyor ve çıkarları birbirinden farklı güçler arasında ezilmeye müsait bir duruma sokuluyor..
4) gerek enerji sahaları gerekse farklı rakip küresel güçlerin toprak kazanma oyunları arasında kalan Türkiye, askerini ve toprağını koruyamaz duruma getirilebilir.. İçeri soktuğu IŞİD teröristleri ve PKK PYD tarafından arkadan da vurulabilir...
Allah bize yardım etsin...Milletimize akıl fikir versin!

Banu AVAR, 19 kasım 2015